Sayfalar

31 Ekim 2015 Cumartesi

Sağlıklı Ekmek Değil,Normal (Olması Gereken) Ekmek...





Evet,bu üzeri baloncuklu ekmek,o ekmek :)

Evde kullandığım ekşi mayadan yapılan,bu kaçıncı ekmek saymadım ama,sanırım 10'un üzerinde ekmek yaptık..Maya,oldukça olgunlaştı..Umarım aynı mayayı,iyi muhafaza edersem,ona gözüm gibi bakar,yaşam şartlarını hep iyi tutarsam,beraber yüz elli ekmek bile yapabiliriz :)

Ekşi mayanın tadının,ekmeğe verdiği kokusunun,iyice yerine oturması,ekşi mayaya has o gerçek ''tatlı'' lezzeti verebilmesi,mayanın kullanım sayısının çoğalmasına,yani olgunlaşmasına bağlı bir durum..

Bir de fermentasyon süresi uzun tutulursa,ekmeğin piştikten sonraki hali,tartışmasız,bir hayli değerleniyor.

Dün öğleden sonra saat 15:00 sularında,buzdolabından çıkan ekşi maya,saat 17:00'de ekmek hamuru haline geldi.

Bu sabah saat 10:00 gibi fırına girene kadar,uzun bir dinlenme süresinde,rahatça olgunlaştı.''Yoğurulmayan ekmek'' ve yalnızca katlama bölümü olmak üzere,''tartine bread'' yöntemlerini kendimce harmanladığım bir ekmek oldu.Saat 11:00 de soğutma teli üzerindeydi.





Ekmeği,%50 beyaz ekmek unu ve %50 tam buğday unuyla hazırladım.İçinde ve dışında bulunan gözenekler,mayanın çalışkanlığının göstergesi..



Bu arada,artık ekmekleri yaparken,maalesef ölçü kullanamıyorum.Her ekmek,kendi içinde,sahip olduğu malzemeyle mükemmel uyumu yakalıyor..Bu son ekmekte de,göz kararı ılık suyla ekşi mayayı,starter (ön hamur)haline getirdim,göz kararı un karışımlarını ekledim ve yine göz kararı(aslında hamurun istediği kadar) ılık su eklemesi yaparak hamuru oluşturdum.Tek kullandığım ölçü,tuz için!

Yalnız hiç değeri bilinmiyor,bu kadar uzun bir sürede ortaya çıkan bir ekmek,ne yazık ki kolaylıkla bir saatte yok olabiliyor :)

Madem durum bu;yaklaşık olarak,24 saati gözden çıkarıp kavuşulan bu güzel ve değerli ekmekleri,10 kg.lık bir hamurla hazırlama deneyimlerine başlamak gerek!
Şimdi yaşadığım yerde,ailem uzakta..Ama kavuştuğum zaman,yapacağım 400-500 gramlık bir adet ekmeğin,hiç bir anlamı olmayacak :)





***ÖNEMLİ BÖLÜM:

Bu yazılara,bilerek yada tesadüfen rastlayıp,okuyan kişiler için,önemli bir ricam var;artık hazır market mayaları satın almayın...

Evinizde,vaktiniz ister AZ olsun,ister bol olsun,çok çok üşeniyor olsanız dahi,bir bardak ayranı ekşimeye bırakarak,ekşi maya oluşturmaya en kısa zamanda başlayabilirsiniz.O kendi kendine ekşiyecek zaten...Sizin ekstra bir çabanıza gerek yok!Ayran ekşidiği zaman,üzerine biraz un ekleyerek,yine 1-2 gün hiç bir şey yapmayacaksınız!Hamurunuz göz göz olduğunda,ekşi kokusu tatlı tatlı gelmeye başladığında,hemen bir hamurda onu kullanın...İşte ilk normal ekmeğinizi yemek üzeresiniz..

''Ticari ekmeğe göre,kendi yaptığımız ekşi mayalı ekmekler daha sağlıklıdır'',şeklinde bir cümle bile yanlış aslında!

Olması gereken ekmek böyle olmalı,katıksız mayadan..Zehir şeklinde imal edilen hazır mayalardan yapılmış ekmek,günümüzde ilaç sektörüne verilen bir destek,bize de büyük bir kumpas!

Ne kadar geç kalınmış olsa da,bir zarardan dönmek için alınan karar,kazançtır!

Uzun süreli uğraşlara,risk dolu farklı deneyimlere girmeden,ekmeklerin en basiti ve en tatlısı olan,bazlama yapıp tüketebilirsiniz..( Ülkemizde ünlü bir sanatçının,her gün,kendi ve çocuğu için,günlük ekşi mayalı bazlamalar yaptığını öğrendim!Her sabah 2-3 adet yaparak güne başlıyormuş ki,sanırım büyük bir kitle de var şu anda,ekmeğini,üşenmeden kendi yapan bir dolu kadınlar,erkekler...)

Hazır mayalar üzerinde oynanan çok haince,sağlık karşıtı oyunları bilseniz,fırınlardan,beyaz ekmekten,bu ekmeğin satışını yapanlardan,hatta buna göz yuman sağlık bakanlığından(!!!),eni konu tiksinirsiniz..

Çalışan biri,öğrenci,bekar,anne vs. olabilirsiniz,başta zor gelebilir bu fikir;kendi mayanızla hazırladığınız hamurdan,günlük 3-5 adet bazlama yapsanız ki,bunların bir adedi bile tahmin edemeyeceğiniz ölçüde doyurucu oluyor,hem her akşam eve geldiğinizde,kendinizi dinlemek,sakinleşmek,dinlenmek amaçlı bir meditasyon yönteminiz oluşur,hem de envai türden zehire kapılarınızı kapatırsınız..Kesinlikle,günlük ekmek yapmak zor değil..

Sağlığımız,hayatımız,sektörlerin elinde oyuncak değil.Sanırım,blogda bir iki yazıda hazır maya kullanabilirsiniz diye bir beyanatım var,inanın,ekmek hazırlamak size kolay gelsin,kendi ekmeğinizi yapmanın lüksünü yaşayın diye,hemen ekşi maya mevzuularına giremediğim içindir..Bir kez ekmek yapan,zaten neredeyse istisnasız,''dur bakayım bu ekşi maya nasıl yapılıyordu?''diye düşünüyor!!Emin olabilirsiniz!

En azından burada bu paylaşıma maruz kalan kişilerin,acilen market mayalarından ve ticari fırın ekmeklerinden,tamamen uzaklaşmalarını,nihayet kendi yaptıkları,yapabildikleri normal ekmekleri tüketmelerini,diliyorum :)

Not:En azından,1 seferlik :))










30 Ekim 2015 Cuma

Çok Basit&Çok Sağlıklı Bir Ev Ekmeği..Çocuk Bile Yapar:)



Hem ev ekmeği,hem sebzeli,hem de basit;çocuk oyuncağı!



Mikserde,seçtiğiniz,elinizde bulunan herhangi bir sebze,2 yumurtayla beraber küçültülür.Kek hamuru kıvamına gelecek kadar un,kabartma tozu ve tuz,istenirse baharat eklenip fırında 180 derece ısıda pişirilir..

Kabaklı olabilir,ıspanaklı,pırasalı,karnıbaharlı vb..Hayal GÜÇLÜ ekmek...

Soğuk günlerde ilaç gibi gelecek,sıcacık bir ev lezzeti..

Siz kahvenizi içene kadar,o kendini hazır eder!

Sadece mikserin başında 1 dakikanızı,unu karıştırırken de 2 dakikanızı alacak sizden :))

Denemeniz,keyiflenmeniz ve gülümsemeniz dileğimle;)

Çalışanlar ve Fazla Zamanı Olmayanlar İçin,''Pratik&Sağlıklı Beslenme''Önerisi!



''Evde hangi sebze varsa,çiğ haliyle,bir kaba doğra,üzerini sosla,sür fırına!''

Teorimiz bu kadar!

Bu yöntemle hazırlanan yemek,özel bir sofraya çıkarılacak yemekler kadar şık ve lezzetli oluyor..Yaklaşık 20-25 dakika pişme sürecinden sonra da,bir ziyafet...

Hem elinizde var olan sebzenin besin değerlerini koruyorsunuz(fırınlama yaparak ve üzerine sosu kapatarak)hem de sağlıklı bir yiyeceği,lezzetle yiyorsunuz..

''Hiç uğraşamam'' diyecek olanlara,bu kadarlık bir tarif vermekle yetiniyorum.
Örneğin,lahana,pırasa,kereviz,ıspanak,kabak,karnıbahar,brokoli bu tarife çok uygun sebzeler.Üzeri için hazırlanacak sos da çeşitli olabilir.Fakat ben bu tarz fırınlanan sebzelere,süt ve un içeren beşamel sosu çok yakıştırıyorum.Yapması da gayet basit ve hemen hemen bilmeyen de yoktur..

Fakat hızla bir domatesi rendeleyip,iki diş sarımsak eklenecek bir sosu kullanmak da çok basit ve lezzetli olur.

Patlıcan,taze fasulye,taze börülce,patates gibi,ya tadı buruk ya da yapısı fazla lifli,pişmesi zaman alabilen sebzeleri de,tavada 2-3 dakika,çok az yağ ile kavurarak ve soslayarak fırına sürebilirsiniz..Elbette çiğden de fırınlanabilirler ama lifleri yüzünden çiğnerken sert gelebilir.Bu yüzden biraz kavurmak,iyidir.

Yine siz isterseniz,bu sebzelerin arasına yine çiğ biçimde,soğan-sarımsak ekleyebilirsiniz..

Sağlıklı ve lezzetli bir yemek genelde çok çabuk hazırlanan bir yemektir.Dikkat edin,ne kadar uğraştırıcı,yapımı zaman alan yemek varsa,mutlaka o işin içinde uzun uzun kavurma,pişirme fasılları vardır.Biz son derece hızlı hazırlanabilen ve az sürede pişecek yemeklerin peşindeyiz.Çünkü zamanımız yok :)



Bu pırasa,soğan,sarımsak karışımı çiğden fırına sürülebilir.Üzerine tuz,karabiber ve limon kabuğu tozu ekledim.Ne arzu ederseniz ekleyebilirsiniz..Hayal gücü ve elde olan sebzeye bağlı..Havuç,ıspanak vs..ne varsa elinizde!



Ispanağı temizleyip elle parçaladıktan sonra bir kaba alıp,üzerine de bol beşamel sos dökerek,börek benzeri,pratik,sağlıklı bir yemek hazırlayabilirsiniz! Pişirmek,15 dakika sürüyor.


Taze barbunya,biber domates,karnıbahar,brokoli,ne isterseniz...Yine üzerini soslayıp sürün fırına!Ocak başında saatleriniz tükenmesin..Siz dinlenirken,nefis bir yemek,adeta kendi kendine olsun!


Başka bir kolay seçenek de,seçtiğiniz sebzenin üzerine 2 kaşık un ekleyip,hepsini biraz kavurun.Suyunu ekleyin..Nefis sebze çorbanız hazır.Su yerine süt eklerseniz eğer,kremalı sebze çorbanız hazır..Ispanakla,pırasayla,kerevizle,rende patatesle..Her şeyli bir çorba olabilir!





Makarna suyunu ocağa koyduğunuz saniyede,herhangi bir sebzeyi de doğrayıp kavurmaya başlarsanız(cok az yağda 2-3 dakika) makarnanız sebzeli nefis makarnaya dönüşür..Örneğin,ocakta hemen közlenecek küçücük bir patlıcan,sarımsak ve soğanla da 2 dakika kavurulunca,makarna pastaya dönüşecektir :)

Bütün bu işlemler,önce suyu kaynayıp,makarna da haşlanmış olana kadar,çoktan bitmiş olacak..

***Sadece rendelenmiş 1 adet patatesi,ısıya dayanıklı bir kabın içinde,beşamel sosuyla donatarak,fırına sürmeniz bile,neşelenmenize sebep olacak.Bu kadar kısa sürede,bu kadar nefis bir yiyecek hazırlamak!

Lütfen deneyin,inanın çok çabuk hazırlanacak,çok lezzetli yiyecekler bunlar.Hem sağlıklı,hem anne eli değmiş gibi :))







Yanık Bir Ekmeğin Düşündürdükleri...


Bir yer?!..Hiç bir ''ayrıntılı anlatım cümlesi'' olmaksızın?!




Bu fotoğrafa bakarken,bir şeyler düşünüyor musunuz?




Yoksa sadece,öylesine bakıyor musunuz?

Sanmam..İnsan düşünen hayvandır?! Sanki gezegende yaşayan diğer hayvanlar,''düşünemeyen canlılar'' mış gibi!!

Her canlı düşünür,yerde yürüyenler,havada uçanlar,denizde yüzenler,toprağa kök salanlar,hepsi...
Bu durumda,insan,düşünen canlı olma özelliğiyle,ön sırada ve özel değildir!

İnsan,çok kapsamlı düşünen hayvan..Hain,kurnaz,çapraz ilişkilendirme yeteneği gelişkin..
Kalp kırabilen,yalan söyleyebilen,dışlayan,sevgisizliği ve ilgisizliğiyle,karşısındakini ölüme bile sürükleyebilen..Kendi türüne acımasızlığıyla ünlü ama bir o kadar da güçlü,yoktan var edebilen,zamanlara damgalar vuran,zeki,duygulu,sarılmayı da bilen,gözyaşıyla da ağlayabilen;hassas hayvan!

Bu düşünceler nereden geldi?
Kalemi güçlü bir dostumun,geceden bu yana okuduğum,beni bu günden alıp,içsel dalgalara,sorgulara götüren notları,çokça sevdiklerime duyduğum koyu hasret ve üzerinde çalıştığım son ekmek,bana haddimi bildirdi..Hiç bir konuda ''ben tamamım artık'' denemez..İnsan ne kadar da inansa içinde biriktirdiklerine,ne kadar da yetkin olmaya çabalasa,o inandığı ''şeyler silsilesi'',bir anda üzerine yıkılabilir..Düşünebilen canlı olması yetmez,o an..

Bütün konsantrasyonu,yine o düşünme becerisiyle,yok olabilir..

Kendini kandırmaları,bir anlık aydınlanmayla son bulabilir..

Oynadığı hayat oyunundan,ansızın kendini çıkarabilir..

Oyalanırız..Her şey oyalar aslında bizi.''Gerçek olandan uzak'' yaşamaya alışık olabilmek için..Sevdiklerimizden uzak yaşamaya,hayatımızda eksikliğini hissettiğimiz olguların yokluğuna,günlük rutinlerin anlamsızlığına,yaşadığımız coğrafyanın parçası olarak,hayatımızı tükettiğimiz fikrine ve bir gün her şeyin biteceğini bile bile,küçük-büyük olmadık işlere üzülerek yaşamaya alışmak..Bu liste aslında dehşet verici biçimde kabarık bir liste!

Oyalanırız..

Sevdiğimiz,büyük ilgi duyduğumuz bir konuyu seçerek,ona odaklanarak oyalanabiliyor isek,şanslıyız,bir parça..İşin diğer parçasındaki şanssızlık ise,''oyalanmak'' net bir durum bildirisi değil,sisli,flu bir durum bildirisidir!


Yetkin olduğumuzu sanmayın..Ne duygularımızda,ne yeteneklerimizde,ne de ifadelerimizde..Bir anlık dalgınlık,hüzün ve yahut hasret,eğer yoğunsa,her işimizi,al aşağı edebilir :)

Bu ekmeğin hamuruyla çok severek,büyük bir konsantre ile uğraşamadım.

Ekşi mayasını izlerken,keyif duyamadım.

İlk mayalanma ve ikinci dinlenme süresi boyunca,her şey normaldi..Heyhat,güne yoğun bir karmaşa,hasret duygusuyla başladım.

Ekmeğe gidip gelip bakmadım,sevgimi ve ilgimi ona yoğunlaştırmadım..Günün yorgun garipliği,sıkı biçimde duygu bağı kurduğum ekmeklere de yansıyabiliyormuş,anladım..

İlk kuzine(soba) ekmeği olması da cabası..Bu ekmek fena yandı!

Sebebi biliyorum..

Bazen hiç bir şey oyalamaz insanı.Öyle günler,olur.

O gün belki de ihtiyacımız olan,daha fazla oyun oynamaktır.Daha yoğun oyalanmak için bir şeyler icad etmek gerekiyordur.

Gereken şey,oturup da özlemek değildir...



Belki de dışarı çıkmak,en güzel çaredir..Uzun bir yürüyüş ve sakinlikten sonra,bol oksijenin de yardımıyla,belki düzeni kaymış her şeye bir ayar getirilebilir :) Yeter ki akıl edilebilsin..

Arada ekmekler kabarmayabilir,yanabilir,olmayabilir..Olabilir!

Ekmek fotoğrafında gördüğümüz öndeki dilimin yanık kenarı,bir fare tarafından kemirildi..
Evlerimizde,şimdi uzakta olan,bazı ''sevgili fare''lerin,hasretlerinin bitme ihtimali,paylaşımlarımızın ara sıra olabildiği,yabancı zamanlarda dahi olsak,bunun kısa sürmesi,çok önemli :)

Nasıl olsa,hiç bir şey sonsuz değildir :)

Sevmek;mükemmelliğin ta kendisidir,paylaşmak ve sarılmak ise her şey :)

Sık sık,hayatın ne kadar güzel ve doyulmaz olduğunu düşündüren,sonsuz ve vazgeçilmez,büyük sevgilerinizin/sevgililerinizin  olması dileğimle!..








27 Ekim 2015 Salı

Mutfakta Patates Var?!



C ve B vitamini açısından çok zengin,potasyum,kalsiyum,demir,fosfor ve bakır içeren patatesin;vücudunuzdaki halsizliği,yorgunluğu giderdiğine inanın...Enerji kaynağı patates,genellikle mutfakta,ikinci sınıf,hatta üçüncü veya dördüncü sınıf vatandaş muamelesi görüyor...Bu böyledir.Mutfakta patates vardır,ama başka şey yoktur ve biz o patatesi adamdan saymayız..


Bekar,öğrenci,çalışan kişilerin daha çok ağırlık verdikleri patatesli menüler,aslında gün aşırı sıklıkta ve önemle ele alınacak menülerdir..


Madem bu kadar değerli bir besin,neden farklı biçimlerini deneyimleyip,daha zevkle tüketmeyelim ki,diyerek Gnocchi yapmaya karar verdim.Salçalı,sulu mis gibi tencerede pişen patates yemeğini de çok severim,fırınlanmış patatesi de..Amaç,patatesi bu kez,değişik biçimde sofraya getirmek..


İtalyan mutfağında aşırı sevgi ve ilgi gören ''hamur ve patatesin'' birleşimi..Yine onsuz olmaz gözüyle baktıkları,sarımsak ve domates..Son derece basit bir yemeği oluşturuyorlar;Gnocchi!


Patatesler haşlanıp eziliyorlar.Püre haline gelince,un,tuz ve 1 yumurta eklenince,meydana gelen hamur güzelce yoğuruluyor..Biraz dinlendiriliyor..



 Hamur dinlenirken sosu hazırlanıyor..




Sos malzemeleri,sarımsak,domates,fesleğen,kırmızı pul biber,çekirdeği çıkarılmış siyah zeytin,tuz,karabiber ve zeytin yağı..Kurutulmuş acı biberler hariç,onlar Gnocchi'nin yanında benim servisim..

Az zeytin yağında sarımsaklar ince dilimler halinde biraz kavruluyorlar.Rendelenmiş domates,tuz,karabiber,kırmızı pul biber,fesleğen ekleniyor.5 dakika sonra da zeytinler eklenerek ocaktan alınıyor.Sos hazır..



Hamurdan fındık kadar parçalar elde yuvarlanıp unlu zeminde bekletilirken,bir tencerede,içine biraz yağ ve tuz eklenmiş su kaynatılıyor.

Bu minik toplara çatalla bastırılarak tırtıklı olması sağlanıyor ve kaynayan suya atılıyorlar..Tırtıklı olmaları,içine düşecekleri sostan en çok faydayı alabilmeleri için..Yüzeylerinde daha fazla sos kalacağı gibi,görünümleri de daha hoş oluyor..

Kaynayan suda maksimum 3 dakika tutulan top hamurlar,sosun içine alınıyor ve sıcak servis ediliyor.



Patatesli hamur parçalarının,kaynar suda çiğ kalmadıklarından,piştiklerinden nasıl emin olabilirsiniz?
3 dakika süre,yeterli oluyor.Ama test yöntemi şu;suya atılan hamur topları önce tencerede dibe batıyor.Piştiklerinde ise,yüzeye çıkıyor :))

Patatesi seviyorsanız ki herkes sever,bu şekilde patates tüketmek de inanın çok zevkli..Mantıya benziyor :)

Denemeniz dileğimle!

Domatesli Ekmek



Kurutulmuş domatesi biliriz.Taze domates,dilimlenerek güneşe serilir ve tuzlanır.Kuruyan domates dilimleri,zeytinyağ ve limonla marine edilerek,kahvaltı sofralarında,farklı lezzetiyle sevilerek tüketilir.

Daha önce kurutulmuş domatesin,değirmende öğütülerek toz haline getirildiğini görmemiştim.Burada yaşayanlar da,dilim halinde kuru domates bilmiyor,tüketmiyorlar.Kurutulmuş domatesi,toz halinde özellikle dolmalarda ve çorbalarda kullanıyorlar.Kahvaltı sofrasında ise,yeri yok!Olur tabii diyerek,kahvaltıda,siyah zeytinlerin üzerine,zeytinyağı ve limonla denedim,oluyor!

Kurutulmuş domates parçalarıyla,ekmek hamuru hazırlamak mümkün.Hamuru hazırlamadan önce,kuru domatesleri ılık suda biraz bekletmek gerekiyor.Hamurun kıvamı değişebileceği için,bu şekilde ıslatarak kullanılan kuru malzemeli hamurlarda,un miktarını bir parça daha fazla tutmak gerekebiliyor.

Bu kez ekmek hamurunu öğütülmüş domates tozuyla hazırladım.Ekşilik oranının artabileceğini düşündüğüm için,tuzu her zamankinden,biraz daha fazla kullandım.




İlk dinlenme aşamasında,ekşi mayalı ve domatesli ekmek hamuru,gelişimi,kokusu,kabarması açısından memnun edici oldu.İkinci ve fırına girmeden önceki son dinlenme seansında da durum aynıydı...




Fakat,bu hamurdan,bir iki gün sonra yapacağım ekmek için,saklamam gereken parçayı,geç hatırladığım için,mayalık hamur,sade değil domatesli oldu..

Şimdi biga'm domatesli..Sıradaki ekmek yine domatesli mi olmak zorunda,yoksa sade olsa da sorun çıkmayacak mı,deneyip,göreceğim..


!

Domatesli ekmek hazır..Bugün bu ekmeğin pişme esnasında, iki kez elektrik kesintisi yaşanmasına rağmen,yine de fena sayılmaz :)))

Ekmeğin alt kısmı.Ekşi mayanın hamurda nasıl çalıştığı belli oluyor..





Bu fotoğrafta da iç dokusu..Nemli,süngerimsi..

Ve tabii asla fotoğraflayamayacağım kokusu...

Sürekli kesintiye uğrayan bir pişme süreciyle,yine de kendine güzel odaklanabilmiş,ekşi mayalı yeşil ekmek..

En kısa zamanda,başlangıcınız bazlama ile de olsa,evinizde ekmek pişirmeyi denemenizi diliyorum.

Paylaştıkça güzelleşen,lezzetlenen ekmeklerimiz olsun!




26 Ekim 2015 Pazartesi

Çiğ beslenme & Filizlendirilmiş Buğday & Rawfood

Sebzelerin hemen hemen hepsi,çiğ tüketilebilir..Tıpkı meyveler gibi,içerdikleri vitamin/mineral düzeyi çok yüksek.Renkleri koyulaştıkça,(koyu kırmızılar,koyu yeşiller),besin değerleri de,kat kat yükseliyor..

Isıya fazla gelemeyen,rengarenk,çeşit çeşit sebzeyi,farklı dip soslarla,yoğurtla,aroması zengin baharatlarla,zeytin ve zeytinyağıyla harmanlayarak,çiğ tüketebiliriz.İçerdikleri vitamin ve minerallerden de maksimum fayda alabiliriz.Lif oranı yüksek bir beslenme yöntemi olduğu göz önünde bulundurulursa,nereden bakılırsa bu tür beslenme ile,avantajlıyız!






Çok zengin besin içeriğine sahip ıspanak!Evet,ne zaman ıspanak pişirsem,ona acırım!Gevrek ve ince yapraklara sahip ıspanak,ısıyla karşılaştığında,içinde barındırdığı bir çok mineral ve vitamini kaybediyor.Üstelik bu kadar taze bir sebzenin narin yaprakları,çiğ tüketim için oldukça uygun durumda.

Yeşil ve kırmızı taze biberler,kereviz,her renk lahana,brüksel lahanası,ıspanak,kabak,havuç,semizotu,karnıbahar ve elbette roka,tere,marul,taze zencefil,taze soğan,taze sarımsak,her zaman,sofralarda çiğ besin olmaya hazır sebzeler..

Çiğ besinlerden büyükçe bir tabak;salata tarzında hazırlanmış bir öğün için,biraz kuru soğan ve sarımsağı,bir yemek kaşığı zeytinyağında,2 dakika kadar kavurarak yumuşatmak,güzel bir sonuç çıkarıyor.

Filizlendirerek değerine değer kattığınız bir tohum çeşidine de yer verirseniz,bu salata,günlük besin ihtiyacını yüzde yüz karşılayacak bir ana öğün oluyor.

Fotoğrafladığım çiğ besin tabağında,filizlendirdiğim buğdaylar,taze ıspanak yaprakları,zeytinyağında bir iki dakika çevirilmiş bütün sarımsaklar ve bir adet kuru soğan,çörekotu,kırmızı kapya biber,domates,toz kişniş ve taze zencefil rendesi harmanlandı.Sağlam bir ana öğün olarak kabul edebileceğiniz,küçük bir kase!

Filizlendirilmiş tohumları ve çiğ sebzeleri,daha da zevkli tüketmek için farklı dip soslar hazırlanabilir.Bu soslar genellikle,püre haline getirilmiş,patates,havuç,brokoli,kabak,kereviz ile elde edilebilir.Bu soslara verilmek istenen aromaya göre de baharat eklenebilir.Çiğ sebzelerinizi bu dip soslar eşliğinde,farklı biçimde sofralarınıza alabilirsiniz..







Diğer bir alternatif çiğ besin tabağı..Yoğurt kullanarak,çiğ sebzeleri,protein ve kalsiyumla zenginleştirebilirsiniz!

Fotoğrafladığım bu salatada,uzun ince dilimlenmiş kabak,elle koparılmış taze ıspanak yaprakları,yoğurt ve limon kabuğu tozundan başka bir malzeme kullanılmadı.Limon kabuğu tozu,tazelik ve çok hafif ekşilik,ferah bir lezzet veriyor.Yoğurtla bütünleşen kabak dilimleri,gevrek olması nedeniyle bir başka fayda daha sağlıyor;yavaş yemek :) Acele edememek!!

Çiğ besinlerle kombinler yaratmak,hayal gücünüze ve o an evde bulunan sebzelerinize göre,o denli geniş bir çeşitlilikte olacaktır ki,bunu bir hobiye çevirmemek mümkün değil!

Yeşillik ve sebze tüketmekten,keyif alıyorsanız,çiğ beslenmek size ayrı bir mutluluk,hafiflik duygusu verecek...Gerçek anlamda ''temiz beslenme'' yöntemi olan bu renk renk tabaklar,haftada en az bir gün,favori yiyeceğiniz olsun umudumla!

Basit Ekmek;Bazlama..

Ev ekmeği :)

Yumuşacık,sıcak,pofuduk ekmeği kim sevmez?Üstelik,yapımı çok da kolaysa,bunun üstüne,bir de lezzet ve sağlık vaad ediyorsa..

Dışarıdan almadığınız,içinde ne bulunduğunu bildiğiniz,kendiniz uğraştığınız,keyifle de yiyebileceğiniz bir yeşil ekmek türü..

Ev ekmeği yaparken,uzun bekleme süreleri size bazen uygun gelmeyebilir,zaman bulamayabilirsiniz,işin maya kısmı da sizi biraz ürkütebilir.Böyle bir durumda,hem sağlıklı ev ekmeği yiyebilir,hem de ona çok basit biçimde ulaşabilirsiniz.

Henüz sofranıza getirmeden,pişirme aşamasında,''nasıl olmuş ki''diye tadına bakmak için,tabaktan çaldığınız bir tanecik bazlama bile,asla yetmiyor,kefilim bu duruma!

Un olarak istediğiniz çeşitte unu kullanabilirsiniz.Elbette faydası da olsun diyorsanız;kepekli tam buğday ununu tercih edin.Maya kısmını size bırakıyorum.Elinizde ekşi mayanız da bulunabilir,yaş mayanız da,kuru instant mayanız da..Tercih sizin.

İki kişilik bir sofraya yetecek bazlama yapabilmek için malzeme:
3 bardak un
Yarım tatlı kaşığı yaş maya veya kuru instant maya(ekşi maya kullanılacaksa 1 yemek kaşığı kadar)
Tuz ve ılık su.

NASIL YAPILIR
2 bardak unu derin bir kaseye alarak,ortasına mayayı da koyup,ılık suyla oldukça cıvık bir hamur hazırlanıyor.Tıpkı kek hamuru gibi.10-15 dakika üzeri kapalı biçimde dinlendiriliyor.Bu süre bitiminde,hamura bir çay kaşığı tuz eklenip,tekrar kasenin üzeri kapatılıp,dinlenmeye bırakılıyor ki hamurun içinde güzel bir çalışma başlasın...1 saat kadar dinlenen hamur,artık bazlama yapmak için hazır.

Eğer ekşi ev mayası kullanmışsanız,dinlenme süresi elbette uzayacaktır.2-4 saat süre yeterli.

Hamurun dinlenmesi bitince,kalan 1 bardak unu,kabarmış hamurun üzerine ekleyerek,yine fazla hırpalamadan,biraz daha kıvamlı(elde oynayacak kadar) bir hamur oluşturuluyor.

Bu hamurdan portakal büyüklüğünde parçalar koparılıp,unlanmış tezgaha diziliyor.Son bir 15 dakika dinlenmelerine izin vererek,teflon bir tava,yağsız şekilde harlı ocak üzerine alınıyor.

Top şeklinde hamurlar,elle bastırılarak ve biraz da daire formuna gelmesi için,çekiştirilerek,iyice ısınmış tavaya bırakılıyor.

Tavanızı sallayarak önlü arkalı çevirip pişen ve kabaran yumuşacık bazlamaları,servis tabağına alabilirsiniz.

Bazlama yaparken oklava kullanmanın doğru yöntem olduğunu düşünmüyorum.Çünkü bazlama,bir ekmek türü...Oklava kullanmak,hamuru fazlaca ezerek,hoyrat davranmak olacaktır ki,bu da benim inanmadığım,tercih etmediğim bir yöntem.Oklavanın,mantı ve börekte kullanılmasının doğru olduğuna inanıyorum.

Esasen;bazlama ekmek yapmak için sac kullanılır.Odun ateşi üzerine yerleştirilen sac levhada gayet mükemmel pişerler.Genelde burada da öyle pişiriliyor.Fakat benim odun ateşi ile ısınacak bir fırınım yok!Bu durumda,küçük tüp üzerine yerleştirilmiş sac levha kullanma seçeneği de var.Bu tarz levha bağlantılı küçük tüpler satılıyor.Anlattığım yöntem,en basit olanı.Yani evinde teflon tava ve ocağı bulunan herkes yapabilsin,bu sıcak ve yumuşak ekmeği afiyetle tatsın diye..

Sağlığı tehdit etmeyen yiyecekleri,keyif,sıhhat ve muhabbetle,sevdiklerinizle paylaşmanız dileğimle...

25 Ekim 2015 Pazar

Buğday Sihiri- Buğday Filizi ...


Fazla söze ne gerek var? Taptaze,kıtır kıtır bir lezzet..Sanki sütlü bir atıştırmalık gibi..İnce doğranmış renkli biberlerin,küp küp domateslerin ve elle koparılmış yeşil yaprakların ve hatta çeşitli kuru yemişlerin arasına düşmeyi bekleyen,buğday filizi...Pardon! Buğday sihiri :)

Vücudunuzdaki bütün kanın bir gecede temizlenmesini ve hücrelerinizin yenilenmesini sağlayan buğday filizi,gerçek anlamda,ekmek,çorba,aşure ile mutfağa giren buğdayın,en güçlü hali!

Ve bu da şu anlama geliyor:Mutfaktan buğday eksik olmasın!...


BUĞDAYI NASIL FİLİZLENDİRDİM?

Çok basit oldu,mutfakta,bir kapta!Yeşil mercimeği filizlendirmede kullandığım,fısfıslı sprey şişesinden,buğdaylara su püskürterek..

Başlama aşamasında geceden derin bir kapta ıslattığım buğdayları,sabah suyundan süzerek,cam bir kaba aldım ve 3-4 gün sürekli nemli tuttum..Karanlık bir köşede de değil..Mutfağımın tezgahının bir köşesinde..Hiç nazlı değiller..Buğdayı,ne ısı etkiliyor ne gün ışığı..Kaprissiz nazsız coşkuyla filizleniyorlar...

Buğdayın bu şekilde bir hekim olabilmesinden,en kısa zamanda,faydalanmanız dileğimle...

Özel Ev Ekmeği Yapmanın 4 Altın Kuralı!

Ekmeği,istenen koşullarda,en güvenilir malzemeyle,itinayla,sevgiyle,ilgiyle,heyecanla yapmak;sonuçta kusursuz bir eser çıkarmak..Fakat bu kusursuzluğun içinde gizli durabilecek kusurları da her zaman ihtimal dahilinde tutarak,adeta idealist bir tutumla çalışmak..Artisan ekmek!

İlk küçük denemede,büyük tutkuya dönüşen uğraş!

Şimdi,en son pişirdiğim ekmeğin(insatgram hesabımda paylaştığım) nasıl yapıldığından bahsederken,kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir kaç önemli konuyu da ayrıntılı anlatacağım.

Evinizde ekmek yapmak istiyorsunuz ve nereden başlamak gerektiği kafanızda net değil..Tıpkı,bir süre önce,benim de kafamın darmadağın olduğu gibi...

1.ALTIN KURAL:Maya seçimi

Ekmeğinizi instant kuru mayayla,yaş mayayla veya ekşi mayayla yapabilirsiniz.Ekşi maya haricinde diğer mayaları marketlerden edinebilirsiniz.Fakat ekşi mayayı,ya ona sahip olan bir komşudan,arkadaştan elde edebilirsiniz ya da kendiniz yapmalısınız..

Ekşi maya,yalnız un ve sudan,uzun bir fermentasyon süreci sonunda elde edilebilir.Bunun yanı sıra,nispeten daha kısa fermente süresine ihtiyaç duyan diğer bir ekşi maya çeşidine,ayran,kefir,nohut kullanarak kavuşabilirsiniz..

Ekşi maya oluşumu öncesi,mutfağınızda ağır kimyasallar kullanmamalısınız.Çamaşır suyu veya diğer kimyasal temizlik ürünleri,fermentasyon sırasında,mayanızın ihtiyaç duyacağı canlı ve yararlı mikroorganizmaları tamamen yok edecektir.Oysa ki,mayanın oluşumuna destek verecek olan mutfağınızın havasında bolca bulunan,mikroorganizmalardır..Kaldı ki maya oluşumu sürecinde,ola ki mayanız zararlı mikroorganizmalardan da içine aldı,zaten o zaman mayanızın rengi ve kokusu değişip bozulacak ve her şeye yeniden başlamanız  gerekecektir.Bu da genellikle mutfakta kimyasal bulundurulmasından kaynaklanabiliyor!Uzak durun!

Bir çok ekmek aşığı gibi,web sayfaları arasında önce yolumu kaybederek,sonra bularak,ekşi maya rotamı belirledim..Çok güzel ve ayrıntılı web sayfaları buldum..Hepsine ince ince,ekşi maya anlatımları için teşekkür borçluyum.Bu yola baş koyduğunuzda,web araştırmalarınızda,maalesef çok sınırlı kaynak olduğunu,fakat gereksinim duyacağınız her ayrıntıyı da o sınırlı sayıda sayfalarda bulabileceğinizi bilmelisiniz..

Yabancı kaynaklı videolara başvurmak da, iyi bir temel oluşturmanız açısından,son derece faydalı..Bolca izleyebilirsiniz!

Un ve sudan elde edilen ekşi maya deneyimim,ilk seferinde,başarıyla gerçekleşti.Ekmekler pişirildi,maya yavaş fermente için buzdolabı rafındaki yerini bile aldı.Heyhat,bu mayanın verdiği lezzet bana çok buruk geldi.Ki hakiki ekşi mayalı bir ekmek yerken,bu tada kavuşulması gerektiğini de biliyorum fakat ekmeğin ekşiliğindeki keskinlik,benim arzu ettiğim bir lezzet olmadı.Zaten Antalya yolculuğu için yanımda götürdüğüm(sürekli ilgilenmek için) ekşi maya,aşırı sıcaklara dayanamadı.Öldü!!

Bu tarzda ekşi maya hazırlamak isteyenleriniz,önceden,ekmeklerinin oldukça farklı ve keskin bir ekşi aromaya kavuşacağını bilmeli..Bunu kabul ediyorsanız,web'den ''yalnız un ve su ile ekşi maya yapımı''nı inceleyerek kolları sıvayabilirsiniz!

Daha tatlı bir ekşiliğe sahip ekmekler yapabilmek için arayışa girdiğimde,seçenekler,ayran,kefir veya nohutun ekşitilmesiydi.Ayran ile başladığım denemelerimde,henüz kefir ve nohuda geçemedim.O denli mutedil bir ekşi lezzeti yakaladım ki,açıkçası uzun bir süre bu tadın keyfini sürmeyi tercih ediyorum.Elbette nohut ve kefirle de ekşi maya elde edip,lezzetlerini karşılaştırmalıyım.Fakat henüz ayran ekşitilerek yapılan mayada keşifler devam ediyor.

AYRAN İLE MAYA NASIL YAPILIR:Bir bardak ayran ekşitilerek,un,şeker,tuz eklenerek koyu kıvamlı fakat ellere yapışacak kadar da akışkan hamur elde edilir.Bu hamur gerektiği kadar fermentasyon için,mutfakta üzeri bez yada peçeteyle kapalı olarak bekletilir.Sürecin tamamlandığı,maya hamurunun yüzeyinden ve tatlı asidik kokusundan anlaşılır.Ekmek hemen yapılacaksa,maya kullanılır,hemen kullanılmayacaksa,buzdolabının,sebzelik bölümüne yakın bir rafına yerleştirilir.Neden sebzelik bölümüne yakın olmalı?Çünkü tahmini bilgiler ışığında,buzdolabının buzluktan en uzak kısmı olduğu için,muhtemelen sebzelik kısmı,uykuda gibi devam etmesi gereken bir fermentasyon için idealdir..Ne çürütecek kadar sıcak,ne öldürecek kadar soğuk...

Ekşi mayayı buzdolabına koyduğunuz günü not almanız size çok kolaylık sağlar.Mayanın her üç günde bir dolaptan çıkarılıp,un ve ılık su ile beslenmesi gerekir.Buzdolabından çıkardıktan iki,üç saat sonra oda ısısına ulaşan ekşi mayanızı,metal olmayan bir kaşıkla veya parmaklarınızla karıştırarak,un ve su beslemesini yapabilirsiniz.Aktivasyonu gözlemledikten sonra,yeteri kadar hareketlendiğine inandığınızda,ekşi mayanızı tekrar kavanozuyla birlikte,ağzı kapalı şekilde,buzdolabına kaldırabilirsiniz.

Böyle işleyen davranışlar zinciri içinde,aynı ekşi mayanızla onlarca,yüzlerce ekmek pişirebilirsiniz.
Her yeni ekmek yapımında biraz daha kuvvetlenen mayanın lezzeti de,gün geçtikçe,daha dayanılmaz olacaktır..

Hazırladığınız her ekmek hamurundan,portakal büyüklüğünde bir parça koparıp,bunu buzdolabına bir kavanoz içinde kaldırmanız,sizin ekşi mayanızla aranızdaki özel ilişki biçiminiz olacaktır.Her bir parça ayrılan hamur,bir sonraki ekmeğiniz demektir..


İlk altın kural maya seçimiydi..İkinci altın kuraldan bahsetmeden önce,son yaptığım ekmekten bahsetmeliyim.Ekmeklik beyaz un kullanmadan,yüzde yüz tam buğday unu kullandım.Bu durumda ekmeğinizin piştiğinde pofur pofur kabarmış bir ekmek olmasını beklemeyin.Tam tahıl unlarından ekşi maya kullanarak yapılan ekmekler,asla çok kabarmıyor.Buna karşın,nemli ve bol gözenekli iç yapısıyla,uzun süre bayatlamayacak olan,son derece lezzet ve şifa dolu bir ekmek oluyor..Fotoğraftaki ekmek de,fazla kabarmayan,çıtır kabuğu oldukça ince,süngerimsi ve nemli iç yapıya sahip bir ekmek oldu.Bugün evdeki üçüncü günü olmasına karşın,hala taze ve zevkle yenilebilir durumda..

2. ALTIN KURAL:Un seçimi

Madem ki sağlıklı,yeşil bir ekmek yapılacak,bu ekmeği yaparken,işlem görmüş,beyazlatılmış market unundan uzak durun.Sağlık açısından sayılamayacak kadar çok faydası olan ev ekmeği,bu değerli özelliklerini,mayasından ve tam tahıllı unundan alıyor.Buğday kepeği ekleyebilirsiniz.Ununuz ne unu olursa olsun,(buğday,yulaf,çavdar)içine kepek ekleyerek,lif oranını maksimum düzeye çıkarabilirsiniz.

Yalnızca tam buğday unu kullanmanız bile ekmeğinizi altın değerine ulaştıracak.

Ekmeğim kabarsın,diyorsanız,web'deki bir çok yazı ve video da bu yönde zaten,tam tahıl ununuzu,beyaz ekmeklik unla karıştırabilirsiniz.1/4 veya 2/4 oranında bir karışımla daha kabaran ekmekler yapılabiliyor.

Genellikle,tam buğday ununda hiç bir karışım yapmadan hamuru hazırlıyorum ve 2.altın kuralı da noktalıyorum.


3.ALTIN KURAL:Fermentasyon süreci



Eklediğim fotoğrafta gördüğünüz,ekşi maya ve kepekli tam buğday unundan hazırlanmış ve yaklaşık 10 saat dinlenme sonunda(fermente süresi)tezgaha aldığım hamurdur.Asla yoğurmadan ama zarf biçiminde dört yanından,nazik hareketlerle katlayarak,son fermente süresine bırakacağım hamur..

Ekmek hamurunuzu mayanız ve ununuzla fazla yoğurmadan hazırladınız.Üzerini streç filmle sıkı biçimde kapadınız.Şimdi dinlenmesi gerek.Hamurun içinde oluşacak tepkimeler için zamana ihtiyacı var.Peki ne kadar?Uzun...Çok uzun..Hatta ne kadar uzun olursa bu süre,ekmeğiniz de o denli değerli olacak!

Mutfağınızın en kuytu köşesinde,hamurunuzu uzun bir dinlenmeye bırakın.Bu süre yaz ve kış için değişiklik gösteriyor.Yaz sıcağında dört ile altı saat,gereken tepkime için yeterli oluyorken,şimdi oldukça soğuk günlerde,on saat ancak yeterli oluyor.Hamurda kullandığınız un karışımsız bir un ise,bu süre daha da uzayabilir.Yazın fermente süresini daha uzun tutabilmek için,hamuru buzdolabında bir gece bekletmek de mümkün..

Uzun fermente sürecinden sonra,hamurun ikinci etaba hazır olduğunu nasıl anlıyoruz?

Hamur,hacim olarak iki katına ulaşmış ve yüzeyi gözeneklenmiş olmalı..Kokusu tatlı bir ekşiliğe kavuşmuş olmalı..Ki oluyor :)





Hala 3.altın kural dahilindeyiz.Hamuru dinlenme sonunda,unlanmış tezgaha alarak,son bir kaç hareketini yaptırıyor ve son şeklini vererek,bir sepet içinde,ikinci dinlenme seansına bırakıyoruz.

Önemsemeniz gereken nokta,hamura nazik davranmanız,hala fermentasyonu süren hamuru asla sert hareketlerle yoğurup sıkmamanız.Sert hareketleriniz,ekmeğin hala devam eden oluşumunu bölecek,bitirecektir.Bunun sonucu da,piştiğinde,arzu edilen kabarmaya ulaşamamış ekmek olacaktır.

Bir zarfın dört kapağı yönünde,bir kaç tur katladığınız hamuru,varsa spatulayla yoksa unlu ellerinizle,istediğiniz formu verdikten sonra bir kalıba alarak tekrar dinlenmeye bırakıyorsunuz.Bu süre de mümkün mertebe uzun olmalı.Üç veya 6 saat dinlenebilir.Unun karışımlı,ortam ısısının yüksek olması süreyi kısaltırken,zıttı olan şartlar da süreyi uzatır.

Son olarak yine,kabardığı,hacminin büyüdüğü gözlemlenen hamur,içinde pişeceği kaba aktarılır.

4.ALTIN KURAL:Pişirme süresi

Pişmeye hazır ekmek hamurunu fazla zedelemeden,pişeceği kaba aktarmak da oldukça önemli bir konu.Kabınız kapaklı,demir döküm bir tencere ise,bu en iyisi...

Ekmeğin pişerken nemini koruması,ince kabuklu olması buna bağlı.Pişme süresinin ilk yarısında kapağı kapalı,ikinci yarısında kapağı açık bırakarak pişirmek,ideal olan yöntem.

Fakat yaklaşık olarak 22 cm.lik çapta bir fırın kabı,üzeri açık olarak da kullanılabilir.Bu durumda ilk 15 dakikadan sonra,aralıklı olarak pişen ekmeğe,su püskürtmek faydalı olacaktır.Ekmek kapaksız bir kapta pişecekse,nem oranını doğrulamak için bu gerekli.

Kapaklı veya kapaksız,pişirme kabı nasıl olursa olsun,fırınınız daha henüz ısınırken,alt rafına içi kaynar su dolu ve ısıya dayanıklı bir kase koymanız da yine mutlaka gereken bir püf noktası.Fırının içinde nemli bir ortama ihtiyaç var.

Fırını ısıtmak ve pişme ısısı konusunda bir çok karışık ama faydalı bilgiden,kendi pratiğime uyguladığım ve sizlere de önerebileceğim şu;hamurun hazır olduğuna karar verdikten sonra,pişirme kabını ve kaynar su dolu kabı fırının içine yerleştiriyorum.Isıyı 250 dereceye ayrlıyorum.Yaklaşık yarım saat sonra,hamuru pişeceğe kaba aktarmak için,fırını açıp dikkatle iyice kızmış kabı dışarı alıyorum.Hamuru aktarıp,akabinde üzerine keskin bir bıçakla veya jiletle(jilet iyi seçim!) bir kaç çizik atıyor ve fırına veriyorum.

Bu andan sonra ısıyı 220 dereceye düşürerek,25 dakika bekliyorum.

İlk 25 dakika sona erdiğinde,180 dereceye düşürerek 25-35 dakika daha pişmesi için bekliyorum.

Tercih edeceğiniz kap kapaklı dökme bir tencere ise,ilk 25-30 dakikanın sonunda kapak dışarı alınıyor ve ekmek üzeri açık bırakılarak pişiriliyor.İyice kızarana dek,evi mis gibi kokular sarana dek..

Pişen ekmek mutlaka soğuma telinin üzerine alınmalı.Herhangi bir yüzeye teması,ekmeğin o bölümünün hamurlaşmasına neden olabiliyor.

Soğuma telinin üzerinde,hala pişmeye devam eden ekmeğinizi,iyice soğumadan kesmeyin..Yine hamurlaşma söz konusu oluyor.İlla ki sıcak sıcak tadına bakmak istiyorsanız,ekmeği ellerinizle iki yanından bükerek;kırın,öyle tadına bakın :) Soğumadan  asla bıçak değmemeli..

İlk kez ekmek tecrübesi yaşamak isteyenler için kendi harmanladığım yöntemler sonucu ortaya çıkardığım ve memnun kaldığım,kolay teknik ve altın kurallar,işte böyle..

Kendimden biliyorum ki,teori kısmı zor,pratik kısmı kolay ve çok keyifli...Bir kere denemeniz sonucunda kesinlikle ikinci,üçüncü ekmek ve diğerleri ardı ardına gelecektir...


Bu yazıda bahsettiğim altın kurallara dikkat ederseniz,mis gibi kokular saçan,harika bir ekmeğe kavuşmak,işten değil!


Sofralarınızda her gün,lezzet ve sağlık dolu yeşil ekmekleriniz olsun,dileğimle...




Not:Ekmek yapımı itina,sabır gerektiren,zahmetli bir süreç.En basitinden,özet biçiminde verilmiş bazı önemli konuları,tek bir sayfada toplamak istedim.Benim için sıkıntı yaratan,toplu bir anlatımı kafamda oluşturabilmek için,farklı sayfalara yönlenmekti.Bu nedenle yazım,uzun,ayrıntılardan uzak ve karmaşık gelebilir...Herhangi bir sorunuz olursa,sayfadaki yorumlar bölümünden sorabilirsiniz.Seve-isteye cevaplamaya gayret ederim.

22 Ekim 2015 Perşembe

Yağmurlu Havaların Kasvetli Cazibesi...

Yazının başlığı,bana göre;dehşetli biçimde iç açıcı!

Doğa ana,yalnızca güneş gökyüzünde parlarken mi cömert ve hayran olunasıdır?

Yağmur,bereketi,yeni başlangıçlar sunuşu bir yanda dursun,doğadaki her şeyi temizler.Parlayan ağaçlar,yapraklar,yollar,hatta arabalar..Kasvetli havaları,bir fincan kahve eşliğinde,iyice içinize sindirmeniz,fiziksel ve ruhsal gerginliği yok eder..Nerede olursanız olun,bir kaç dakika dahi zamanınız olsa,kendinize yavaş,durgun ve konsantre düşünebilme şansını tanımalısınız.

Yeterli zamanınız varsa;yağmurda yürüyüş,mükemmel seçenek..Çevre uygunsa patikalarda yeşil olan her şeyi ya da büyük bir bulvarda insanları,hayatın hızlı akışını izleyerek yapılacak bir yürüyüş,içinizdeki hızı oldukça ciddi bir ölçüde keseceği gibi,hiç ummadığınız bir huzuru da getirecektir.Bütün bunlar kasvetli havaya ters oranda gelişir.Durumun böyle enteresan oluşu bile güzelliktir..



Her gün aynı güzergahta ve aynı saatlerde,yürümek durumundayım.İstesem de,istemesem de :)) Ve bu duruma minnettarım...Çünkü hiç bir zaman,bir yürüyüş bandı üzerinde değilim!!

Doğaya çıktığım anda,bir kaç dakika önce uğraştığım her iş,ayrı ayrı anlamsızlaşıyor.Önce kendi iç seslerim,sonra da doğanın ayrıntıları,bulutlar,yapraklar,beni sakinleştiriyor..Hatta eve dönerken,yolu daha fazla uzatma isteği duyuyorum.


Yemyeşil bir parkta,ormanda,şehrin tam ortasında,yürüyüş yapmak,kendiniz için yapacağınız en duru,en huzur dolu iyilik ve güzelliktir..Görmek için bakarak,izleyerek,inceleyerek,doğaya defalarca aşık olabilirsiniz.Ve aşk;güzelleştirir,iyileştirir ;)

Servet nedir?

İçinizde,iyi bir dostunuz varsa,
Sizi,her türden güzeli görmeye çağırıyorsa,
Sağlığınız iyiyse,
Sevdiğiniz insanlar da sizi gerçekten seviyor ve önemsiyorsa,
Doğanın içinde,onunla kendinizi tekmiş gibi hissedebiliyorsanız,
Yalnız insana değil,hayvan,bitki hatta denizlere,dağlara bile sevgi duyuyorsanız,
Adil iseniz,
Teraziniz hassassa
Büyük servet sahibisiniz...


Tebrik ederim :))
Kendinizle baş başa,şu güzel sonbahar yağmurlarında,yavaşlatılmış saatleriniz,duru ve uzun yürüyüşleriniz olsun!

Şehirde yapacağınız yürüyüşü, müzikle,içinizde iyice derinleştirebilir,yeşil yollarda iseniz,sessizliği seçebilirsiniz!

Etrafınızdaki canlı seslerini kaçırmamanız için..Su damlaları,kuş sesleri,rüzgarın şarkısı ve kendi ayak sesleriniz...

Her şeye rağmen sonbaharınız,dışarıda (doğada) geçsin,dileğimle!

Sütlü Makarna;Lezzet Bombası ve Yemyeşil ;)

Elbette bedenin sağlığı için öncelikli olan iyi ve temiz beslenmek...Fakat elden geliyorsa şayet,lezzet çaprazlamaları( keyfi gibi görünse de)bence gerekli :)
Makarna hem özel hem de günlük olabilen bir yiyecek.Bugün makarnayı,tam buğday unu ve sütle şenlendirdim.Çok yumuşak lezzetli olmasının yanı sıra,kıvamı da yumuşacık..

Yemek tarifleri paylaşan bir blog sahibi olmadığım için,yalnızca sağlıklı olduğuna inandığım basit,keyifle deneyimlenecek yiyecekleri,kısa geçişlerle paylaşıyorum.
Bu makarna sosunda bulunan bol sarımsak,tam buğday unu ve süt,günlük enerjiyi tam verebilecek kapasitede..
Nasıl yapıldığını merak edip,öğrenmek isteyen,bana yazabilir,severek anlatırım :)

Denemeniz dileğimle...

Kozalak Yorgunluğu ve Bir Güzel ''Biga'lı Baget''...

Temmuz ayından bu yana her yerde panik içinde,kış hazırlığı var.O kadar yaygın ki,hemen her evin penceresinden kurutulan biber ve patlıcanlar sarkıyor. Bahçelerde salçalar kaynatılıyor.Kapı önlerine serilmiş geniş örtülerde sumak,badem,ceviz,elma,üzüm kurutuluyor.

Diğer yandan odun dolu traktörler,trafikte özel araçtan fazla..Her bahçeden mazotla çalışan odun kesme aletinin sesi geliyor.Her balkonun altına,bahçe kuytusuna odunlar diziliyor.

Bu yılın zeytinyağı için, geçen yıldan kalma dev bidonları genellikle nineler,çok büyük zahmetle yıkıyor. .

"Nasıl bir kış ki bu,bunca hazırlanıyor herkes?"
"Ne kışmış,ne hazırlık ama?Biz mi bir şeyleri bilmiyoruz acaba?"
''Biz de mi bir şeyler hazırlasak?''diyerek ve kıkır kıkır gülerek,uzun
yaz günlerini, ağustos böceği misali,çalgılar çalarak,şarkılar söyleyerek geçirdik..

Bu arada konu komşu,kozalak toplamamız gerektiğini söylediğinde,pek de umursamadık..Fakat sert poyrazlar uzun uzun,geceler ve günlerce dinmediğinde,üstelik de hala sonbahar iken,kendi kendimize yazdığımız senaryolardan ürkerek,kozalak toplama karar verdik ve çam ormanlarının kalbine doğru,çuvallarımızla ilerledik.
Kozalak,çok yaygın biçimde sobayı yakarken,odunu tutuşturmak için,çıra yerine kullanılıyor.Genel adet..Yapılmaması üzerine,hafiften dışlanıyor,ayıplanıyorsunuz :) 

Bildiğimiz ormanlık bölgeler boştu.Kozalaklar,külliyen toplanmıştı.Fakat yamaçlarda çam iğnelerinin halı gibi yerleri kapladığı,insan girmemiş, el değmemiş ve ayakları kaydıran bölgelerinde,kozalakları bulduk,topladık ve kahkahalarla yeni yaşam şeklimiz ve şemalimize sevinerek yuvamıza döndük.

Döndüğümüzde bizi bekleyen sıcak bir yemek yoktu.Bu durumda fazla uğrastırmayan Mersin'in "çökelekli sıkma''sı imdada yetişti.

Gerekli malzeme bu..Maydanoz ve baharat eklemek sizin zevkinize göre bir seçenek.İstisnai bir lezzet olduğu söylenemez. Fakat sıcak peynirin,hafif diri soğan ve yeşil biberi sarması güzel!  Alelacele yapılmaya müsait bir yemek :)

Arzu ederseniz yumurta ile pisirebilirsiniz.

Mersin yöresel yemekleri;



Tüm günü kozalak peşinde geçirince,sabah erken saatlerde *Biga'sı hazırlanan hamur,akşam saatlerinde fırına girmeye hazır durumdaydı ve doğal olarak basit bir form seçerek zamandan kazanmaya çabaladım.Baget formunu vererek dinlendirdim.45 dakika sonra,fırından çıktığı an fotoğrafını çektiğimde,uzun uzun,incecikten şarkısını mırıldanıyordu..

Önümüz kış..Medyada dönen bültenlere bakılırsa,sert geçeceğe benziyor..Günlerden bir gün,sıcacık mutfağınızda,keyif dolu bir çalışma sonunda,kendinize bu şarkıyı armağan etmeniz umudumla :)

*Biga,İtalyan ekmeklerde kullanılan hamur formunda bir önmaya türüdür.Genelde tuzsuz kullanılır.Fakat her tür yöntemi deneme sonucunda,(kendime uygun lezzet) ekşiliği aldığı için,tuzlu biga kullanıyorum.